Reaktif Hipoglisemi Nedir ? Belirtileri ve Tanı Yöntemleri
Reaktif Hipoglisemi kan glukoz yani kan şekeri değerinin yemekten sonra düşmesi olarak tanımlanabilir. Tip 2 (erişkin tip) Diyabet ortaya çıkmadan önce, insülin hormonunun olması gerekenden daha fazla salınmasıyla ortaya çıkan, kan şekeri düşüklüğü bulguları ile kendini gösteren ve kolay olarak tanı koyulamayan bir sağlık problemidir.
Reaktif hipoglisemiyi, ileride gelişebilecek bir diyabetin habercisi olarak da tanımlayabiliriz. Bir başka deyişle reaktif hipoglisemi, diyabet teşhisinden önce toklukta görülen kan şekeri düşüklüğüdür.
Reaktif Hipoglisemi sık karşılaşılan görülen bir sağlık problemi olmakla birlikte yeterince bilinmemektedir. Reaktif hipoglisemi büyük oranda , pankreastan insülin salgılanmasındaki bozuklukluğa bağlı olarak başlamakla birlikte, tiroid ve böbreküstü bezlerinin hormon salgılamasındaki bozukluk da buna yol açabilmektedir.
Reaktif Hipoglisemi hastalarında ortak bulgular, beslenme saatlerindeki düzensizlik, uzun süren açlık periyotları ve sonrasında glisemik yükü yüksek gıda alımıyla, 2-3 saat sonra yaşanan hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) dönemidir. Reaktif hipoglisemi sırasında, bu sağlık sorununu yaşayan bireylerde ani terleme, halsizlik, çarpıntı, bulantı ve tatlı yeme arzusu ortaya çıkar. Bu belirtiler karbonhidrat içeren gıda alımıyla son bulur. Besin alımını takiben insülin salgılanır, kanda yüksek düzeyde bulunan insülin şeker düşüklüğüne sebep olup, tekrar tatlı krizi meydana gelir.
Reaktif hipoglisemi sorunu olanlar, gece yatağından kalkıp çikolata, reçel gibi kan şekerini hızlı yükselten yiyecekler yeme ihtiyacı duyarlar. Bu süreçte yaşanan kısır döngü ise obeziteye yol açabilir.
Reaktif Hipoglisemi Tanısı Nasıl Koyulur ? Tanıda Hangi Testler Kullanılır ?
Tanı amaçlı olarak, 75 gr glukoz ile şeker yükleme testi uygulanır. İnsülin ve glukoz tahlilleri yapılır. İnsülin değerinin normalden yüksek, glukoz değerinin ise normalin altında olması tanı koymada yardımcıdır.
Reaktif Hipoglisemi Hastaları Nelere Dikkat Etmelidirler ?
- Diyetisyen kontrolünde uygun beslenme programı ve düzenli egzersiz belirtilerin düzelmesinde yardımcıdır.
- Öğün atlanmaması ve ara öğünlerin de ihmal edilmemesi gerekmektedir.
- Beslenmeye örnek olarak; günde 3 ana, 3 ara öğün ile beslenme, yani 2-3 saat aralarla gıda alımı önerilmektedir.
- Alınan gıdaların şeker içermemesi, beyaz un, nişasta oranları düşük olan karbonhidratlardan seçilmesine önemlidir.
- Metabolizma üzerine olan olumlu etkileri gözardı edilmemelidir.
- Düzenli spor ve egzersizin de metabolizma üzerinde olumlu etkisi bulunmaktadır.
- Hekimler gerek görürse ilave olarak ilaç tedavisi de verebilmektedirler.
Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz. Soru sormak için buraya tıklayın.
Yorumlar
Yorum |
---|
Lütfen sadece konu ile ilgili yorumunuzu yazınız. Cevaplanmasını istediğiniz sorularınızı uzmanlarımıza burayı tıklayarak sorabilirsiniz.