Erkeklerde Erektil Disfonksiyon (Sertleşme,Ereksiyon Bozukluğu),Kullanılan İlaçlar ve Merak Edilenler

Yayın Tarihi : 2018/06/22 21:00 • Güncelleme Tarihi : 2018/06/22 21:00 • Yazar: Prof. Dr. Önder Yaman
Erkeklerde Erektil Disfonksiyon (Sertleşme,Ereksiyon Bozukluğu),Kullanılan İlaçlar ve Merak Edilenler

Erkeklerde ereksiyon bozuklukları önde gelen sağlık sorunlarından biridir.
Sertleşme(ereksiyon) bozukluklarına dair sıkça merak edilenleri soru ve cevap tarzında,hazırladım.
Ereksiyon sorunu yaşayan erkeklerin cinsel hayatları ile ilgili merak edecekleri konuları bu yazımda bulacaklarını umuyorum.

1.Erkeklerin ileri yaşlarda karşılaştıkları önemli cinsel sorunları nelerdir? 

Erkekler yaşlanmalarıyla beraber bir takım sağlık problemleri yaşamaktadır.
Bunların ürolojik yani üro-genital sistemi ilgilendirenleri; işeme (prostat) bozuklukları, ereksiyon yani pen*s sertleşme bozuklukları, erken boşalma ve boşalma hacminde azalma, cinsel istekte azalma, pen*ste şekil bozuklukları (özellikle sertleşme olduğunda) ve orgazm bozuklukları en sık gördüklerimizdir.

2.Sertleşme güçlüğünün sebepleri nelerdir?

Aslında bu sorunun cevabını tam anlamıyla verebilmek için genel hatlarıyla ereksiyon (sertleşme) fizyolojisine bakmak gereklidir.
Erkeklerde pen*s ereksiyonun olabilmesi için bir kere şartların uygun olması yani ilişkiüel olarak uyarılmaları gereklidir. Bu cinsel uyarılarla pen*sin süngerimsi yapısında bir gevşeme olacak ve bununla eş zamanlı olarak pen*se kan akışında artma olacaktır.
2. aşamada pen*se gelen bu kan pen*ste belirli ve yeterli bir süre kalacak ve ilişki için yeterli sertliği sağlayacaktır.
Bu durumda sorunuza dönersek sertleşme güçlüğünün nedenleri genel hatlarıyla uyarılmaya ait, pen*s dokusuna ait, pen*s damarlarına ve sinirlerine ait (arter ve ven) olabilir. 


3.Erkeklerde ereksiyon bozukluğu görülme sıklığı nedir?

 40-70 yaş grubu erkeklerde değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda ki buna ülkemizde dahildir ereksiyon bozukluğu görülme sıklığı %40 ila %70 arasındadır.
Doğaldır ki bu oran yaş ve diğer yandaş başka hastalıklarla birlikte artmaktadır. Sağlıklı erkekler arasında Ereksiyon bozukluğu sıklığı ise %16 olarak bildirilmektedir. Bir başka deyişle her 6 sağlıklı erkekten 1’i Ereksiyon güçlüğünden yakınmaktadır.
 1995 yılında tüm dünyada 152 milyon ereksiyon güçlüğü çeken erkek olduğu hesaplanırken, bu rakamın 2025 yılında 322 milyon erkeğe çıkması beklenmektedir.

4.Ereksiyon bozukluğu başka hastalıklarla birlikte görülür mü? Sebep sonuç ilişkisi var mı?

Yaşın dışında riskin arttığı bir takım hastalıklar mevcut bunları sıralayacak olursak: Hipertansiyon, Ateroskleroz (damar sertliği-tıkanıklığı), Diabet (şeker hastalığı), Depresyon, Dislipidemi (kolesterol yüksekliği), Pelvik, perineal, penil travma (geçirilmiş ameliyat veya kazalar), Nörolojik (sinirsel) hastalıklar, Endokrinopati (hormonal bozukluklar) ve kullanılan ilaçlar ve maddeler (özellikle sigara ve alkol)

5.Sertleşme güçlüğü demek için durum ne kadar sürmeli?

Sertleşme güçlüğünün tanımına bakacak olursak , başarılı bir cinsel ilişki için gerekli pen*s ereksiyonunu sağlayamama veya devam ettirememe durumu olarak tanımlanmaktadır; fakat burada en önemli nokta bu durumun süreklilik göstermesi ve giderek kötüleşmesidir.
Yani yukarda da bahsettiğim gibi bir takım koşulların oluşmadığı veya stres altındaki durumlarda zaman zaman ereksiyon oluşmayabilir. Burada önemli nokta hemen “ben iktidarsız oldum korkusuna kapılmamaktır”. İlla bir süre vermek gerekirse en az 3-6 aylık süreç boyunca tüm cinsel denemelerinde ereksiyonun oluşmaması veya sürdürülememesi durumunda inceleme gerekli olabilir.

6.Teşhis için neler yapılır?

Teşhiste öncelikle kişiyle hatta eşiyle birlikte görüşerek problemin ereksiyon güçlüğü mü yoksa başka bir problem mi o ortaya konmalıdır.
Tam bir fizik muayene yapılmalı daha sonrada kan tetkikleriyle yukarda saydığımız risk faktörlerinin varlığı araştırılmalıdır. Daha sonra sorunun organik mi yoksa psikojenik mi ayrımının yapılması gereklidir. Bu amaçla da bir takım özel testler mevcuttur: Uyku testleri, pen*s damar yapısını gösteren ultrasonografiler gibi.  

7.Sertleşme sorunu tedavisinde neler yapıyorsunuz?

Tedavide basamak tedavisi ismini verdiğimiz algoritmamız mevcuttur. Doğaldır ki öncelikle eğer mevcutsa yandaş risk hastalıklarının kontrolünü yapmaktayız (Şeker, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi).
Daha sonra ağızdan alınan ilaçlar kullanılmaktadır (sildenafil, vardenafil, tadalafil). Genellikle hastalarımızda bu iki basamakla yüz güldürücü sonuç almaktayız. Eğer başarısız olunursa öncelikle bu ilaçların doğru kullanılıp kullanılmadığı sorgulanmalı eğer uygun doz ve şekilde kullanıldığı kesin ve yanıt alınamadıysa 3. basamağa geçilmelidir.
   Bu basamakta pen*s ve idrar yoluna uygulanan enjeksiyon ve pellet formunda ilaçlar bulunmaktadır. Bu aşamada vakum cihazları da denenebilinir.
   Son çare olarak da halk arasında uzun yıllardır “mutluluk çubuğu” olarak adlandırılan pen*s protezlerini kullanmaktayız.

8.Tedavide ağızdan kullanılan ilaçlar etkili mi?

 Bu ilaçlarla (sildenafil, vardenafil, tadalafil) genel etkinlik yandaş hastalıklardan bağımsız olarak %70-80’ler seviyesindedir.

9.Hangi sorunlarda bu tip ilaçlar öneriliyor?

 Bugün için kabul edilen tek kullanım endikasyonu erkek ereksiyon bozukluğudur.

10.Bu ilaçlar iyileştirici mi yoksa sorun giderici mi?

Bu ilaçlar esasen sorun giderici olmakla birlikte bir takım özel durumlarda (ör: performans sıkıntısı veya prostat kanser ameliyatları sonrasında) sürekli kullanım sonrasında iyileştirici de olabilirler. Yani hastanın bir daha ilaca gereksinimi olmayabilir.

11.Bu ilaçların yan etkileri var mı?

Kullanılan tüm ilaçlarda olabileceği gibi bu ilaçlarında yan etkileri vardır.
Bunlar: Baş ağrısı (En sık; %10-30), Sıcak basması (%10-20), hazımsızlık (%3-16), Burun akması (%1-11), Görme bozuklukları (%2-10), Kas ağrıları (%0-10). Fakat unutulmamalıdır ki bu yan etkiler hafif ve geçicidir ve yan etki nedeniyle ilaca devam etmeme oranı %2’den azdır. 

 
12.İleri yaşlarda kullanımı kalp krizine neden oluyor mu?

Bu ilaçların kendisinin kalp krizine neden olması gibi bir durumu yoktur.
Yalnızca kontrol altına alınmamış kalp hastalığı olanlar ve beraberinde “nitrat” içeren ilaç kullanan hastalarda ani tansiyon düşüklüğüne ve buna bağlı kalp sıkıntılarına neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

13.İlaçları aldıktan ne kadar saat sonra etkisini gösteriyor? Ne kadar süreyle etkisi devam ediyor?

Üç ilaçta alındıktan sonra 1 saat civarında etkisi başlar, Sildenafil ve vardenafil’in 4-6 saat devam eder; En son çıkan tadalafilde ise etki süresi 36 saate kadar uzamaktadır.

14.Bu tür ilaçlar kadınlar üzerinde de etkili mi?

Kadınlarda yapılan çalışmalarda şu an için klinik olarak anlamlı bir iyileşmenin olmadığı tesbit edilmiştir. 

 
15.Başka nedenlerle kullanılıyor mu?

Yasal ve etik açıdan şu an için ereksiyon bozukluğu dışında kullanımı yoktur fakat başka konulardaki çalışmalar devam etmektedir (erken boşalma, bazı akciğer hastalıkları gibi)

16.Gençler tarafından kullanımı doğru mu? Cinsel performanslarını arttırıyor mu? Bağımlılık yapıyor mu?

Reçetesiz satıldığı için maalasef tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençlerin performans arttırıcı olarak kullanabildiklerine tanık oluyoruz.
Ereksiyon güçlüğü olmayan bir insanda ereksiyonu daha da arttırması bu ilaçların beklenemez. Bağımlılık farmokolojik olarak yapmasa da yanlış kullanımda psikolojik olarak kişi ilaçsız yapamayacağı korkusuna kapılabilmektedir.

17.Sertleşme sorunu olmadığı halde,ilaç kullananlarda cinsel performans artışı sağlıyor mu?

 Hayır, yalnızca ikinci ereksiyona geçiş süresini kısaltabilir.

18.Internet üzerinden satılan taklitlerinin güvenilirliği nedir? 


Taklitlerinin hem güvenilirliliği olmadığı gibi etkinliği de bilinmemektedir. Bu nedenle eczane dışı alımı son derece tehlikelidir.

19.Türkiye ve Avrupa’ da kullanım oranları nedir? En çok hangi yaş grubu kullanıyor?

Net kullanım oranları bilinmese de tüm dünyada 1998 yılından itibaren 30 milyon erkeğin bu ilaçlardan kullandığı hesap edilmektedir. En çok da 40-70 yaş arasındadır.

20.Utandığı için doktora başvurmayan hastaların oranı nedir? 


 Bu hastalarda doktora başvuru oranları hastalık yaygınlığını göz önüne alırsak son derece düşüktür. Yani ancak %5-10’lar seviyesindedir. Bu batı toplumlarında da çok yukarılara (En çok %20) çıkmamaktadır.
Fakat hastalar tarafından unutulmaması gereken nokta bu durumun belkide bir kardiovasküler hastalığın habercisi olabileceği ve erken önlem alınması (Ör: yaşam tarzının değişikliği, kolesterol kontrolü, hipertansiyon ve şeker hastalığının düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi) gerekliliğidir. 


21.Sertleşme sorununun hastalar üzerindeki psikolojik etkileri nelerdir?

Bu hastalar da tabidir ki iş başarısı ve verimlilik düşmekte, sinirli ve gergin olmakta ve etraflarına da negatif enerji vermektedir. Bir süre sonra tabloya depresyonun da girmesi ile bu defa tedavi daha da zor hale gelebilmektedir.

22.Bu sorun ile karşılaşmamak için erkeklere önerileriniz nelerdir?

 Aslında satır aralarında bu sorunun cevabı verildi. Özetlemek gerekirse sağlıklı yaşam prensibleri dediğimiz; Sigarayı bırakma, tansiyonu 140/90 mmHg’nın altında tutma, Sağlıklı yeme paterni kazanma, yüksek riskte düşük doz aspirin kullanma, kolesterol seviyesini özellikle de LDL seviyesini düşük tutma, 30 dakika/gün egzersiz yapma, Vücüt ağırlığını dengeleme (BMI 18.5-24.9 kg/m2), Kan şekerini < 110mg/dl’ altında tutma gibi durumlara dikkat edilmelidir.

Son olarak da bugün için sertleşme güçlüğünün tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi ve doktora gitmekten kaçınılmaması en önemli noktadır.

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.



Yorumlar

Yorum
?