Kanser Tedavisinde Kemoterapi ve Radyoterapi

Yayın Tarihi : 2018/06/22 21:00 • Güncelleme Tarihi : 2018/06/22 21:00 •
Kemoterapi ve radyoterapi tedavisinde birçok farklı yan etki baş gösterebiliyor; halsizlik, yorgunluk, kansızlık, iştahsızlık, kanama, kabızlık, hafıza değişiklikleri, yutkunma zorluğu, bulantı, kusma, ishal, saç dökülmesi, enfeksiyon riskinin artması, kas-sinir sistemi değişiklikleri, cilt ve tırnak değişiklikleri, ödem ve idrar problemleri bunların başlıcaları
Kanser Tedavisinde Kemoterapi ve Radyoterapi

Kemoterapi ve radyoterapi tedavisinde birçok farklı yan etki baş gösterebiliyor; halsizlik, yorgunluk, kansızlık, iştahsızlık, kanama, kabızlık, hafıza değişiklikleri, yutkunma zorluğu, bulantı, kusma, ishal, saç dökülmesi, enfeksiyon riskinin artması, kas-sinir sistemi değişiklikleri, cilt ve tırnak değişiklikleri, ödem ve idrar problemleri bunların başlıcaları.


Neolife Tıp Merkezi Başhekimi Uzm.Dr. Nesrin Canpolat, sıralanan yan etkilerin bütün hastalarda görülmediğini belirtiyor; en sık karşılaşılan yan etkiler ve başa çıkma yöntemlerine ilişkin önerilerini şöyle sıralıyor:

Estetik görünümü etkileyen yan etkilere karşı çözüm önerileri
Saç ve kirpik dökülmesi özellikle kadınlarda kemoterapinin en rahatsız edici etkileri arasında yer alıyor. Saç dökülmesinin derecesi, ilaç ve doza bağlı olarak değişiklik gösteriyor. 

Klinik çalışmalar kafa derisini soğutmanın tedavi sonrası saç kaybını önlemede etkili olduğunu gösteriyor. Bunun için özel olarak üretilmiş ve tedavi sırasında uygulanan kepler kullanılıyor. Kafa derisini soğutmada amaç;  kafa derisini besleyen damarları daraltarak oradaki kan akımını dolayısıyla saç diplerine giden kemoterapi ilaç miktarını azaltmak ve aynı zamanda hücrelerin metabolizmasını yavaşlatmak. 

Saçları dökülmüş hastalar için gelişmiş teknolojiler ile hazırlanmış ve kendi saçı görünümünü veren peruklar da yaygın olarak kullanılıyor. Meme operasyonu geçiren hastalarda; meme kaybı söz konusu ise protez memeler ve özel dolgulu sütyenler ile estetik görünüm korunabiliyor. 

Bazı kanser türlerinde fizik tedavi destekleyici tedavi olarak uygulanıyor Beyin, kemik, meme, akciğer ve gırtlak kanserlerinde fizik tedavi uygulamaları tedavinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Kanser tedavisinde uygulanan kemoterapi ve radyoterapi sonrasında oluşan solunum sistemi problemleri, yorgunluk ve fiziksel kondisyon kayıplarında da fizik tedavi ve rehabilitasyondan faydalanılıyor. Hastalığın tüm evrelerinde rehabilitasyon önerilebiliyor. 

Rehabilitasyon programının etki süresi hastalığın yarattığı komplikasyon ile orantılı olarak değişiyor. Örneğin, kanserin yarattığı komplikasyonlardan yorgunluk, fiziksel kondisyon kaybı, günlük yaşama adaptasyon sıkıntısı gibi durumlarda rehabilitasyonun etkisi kısa sürede görülebiliyor. Ancak beyin tümörü sonrası oluşan inme gibi daha uzun tedavi gerektiren durumlarda düzenli uygulanan rehabilitasyon programı ile tedavinin ilk etkileri 1-2 hafta içerisinde görülmeye başlıyor. Süreç hastanın durumuna göre değişebiliyor.Rehabilitasyon programının yeterliliği hastanın bulunduğu evreye göre değişiyor. Her evrede hasta rehabilitasyon programına alınabiliyor ve genel durumunda iyileşme gözlemlenebiliyor ancak tedavi tam iyileşme için yeterli olmayabiliyor.     

İştah ve kilo kaybına yönelik beslenme önerileri   

Kemoterapi ve radyoterapi sürecinde ağrı, depresyon, kabızlık, tat alma değişiklikleri, bulantı, yutma güçlüğü gibi faktörlere bağlı olarak iştahsızlık ve kilo kaybı ortaya çıkabilir. İştahta azalma söz konusu ise yenilen miktarların küçük porsiyonlara bölünmesi gerekir. Az az ve sık sık yemek yemenin yanı sıra, ana ve ara öğünlerin oluşturulması kişiye rahatlık sağlar. Ağız içinde oluşan yaralar nedeniyle yemek yemekte güçlük çekiliyorsa, yiyecekleri blender dan geçirip püre kıvamına getirmek yutmayı kolaylaştırır. Besin tüketimi tamamen kesilmiş ise doktorun veya diyetisyenin önerdiği hazır mamalara başlanabilir.   Bu dönemde sağlıklı ve dengeli beslenmenin ipuçları 

Antioksidan açıdan güçlü olan A, C, E vitaminleri ile  çinko ve selenyum minerallerini içeren yiyeceklerin yenmesi bağışıklık sistemini güçlendirir.
Balık, ceviz, fındık ve badem gibi omega 3 kaynaklarının düzenli tüketilmesi gerekir.
Çinko, selenyum, protein ve E vitamini kaynağı olan kuru baklagillerin haftada 1-2 kez öğünlere dahil edilmesinde fayda var.
Her gün 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi enerjiyi artırır.
Kabuklu yenebilen meyvelerin kabuğu soyulmadan yenmesi bağırsak faaliyetlerine katkıda bulunur.
Günde 25-30 gr posa tüketimi, bağırsakların korunması ve düzenli çalışmasını sağlar. Kansızlık problemi yoksa tam buğday, çavdar ve kepekli ekmeklerin tercih edilmesi posa tüketimini artırır. Ayrıca aç karnına kuru kayısı, incir ve mürdüm eriği yenmesi bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur.
Her gün 1,5 litre su içilmesi gerekir.
Turşu, salamura, konserve gıda, sosis, salam, sucuk gibi şarküteri ürünleri, hazır meyve suları, kolalı içecekler, çeşme suyu, hazır çorba, ağır yağda pişirilmiş ürünler, direk kömür ya da odun ateşinde yapılan ızgaralar, şeker ve acılı baharatların tüketiminin  azaltılmasında fayda var.

 

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.



Yorumlar

Yorum
?