Çocuğu Korku ile Eğitmenin Fiziksel Etkileri
Her aile çocuğunun mükemmel olmasını ister. Ancak gelişimsel bazı süreçlerde, çocuk öğrenmenin gereklerini yerine getirirken zaman zaman ailenin sabrını zorlayabilir ve normal dışı gibi görünen, aslında psikolojik durumunu ortaya koyan davranışlar sergileyebilirler.
Her aile çocuğunun mükemmel olmasını ister. Ancak gelişimsel bazı süreçlerde, çocuk öğrenmenin gereklerini yerine getirirken zaman zaman ailenin sabrını zorlayabilir ve normal dışı gibi görünen, aslında psikolojik durumunu ortaya koyan davranışlar sergileyebilirler.
Böyle durumlarda sakinliğini koruyamayan ebeveynler; bağırarak, korkutarak çocuk üzerinde otorite kurmak isterler. Ancak o an için otorite sağlanmış gibi görünse de, aslında ortaya koyduğu etki ile çocuğun ileride benliğine ve çevresine karşı daha zararlı bir insan olmasına sebep olur.
Korku, vücut ısısının ani yükselip düşmesini sağlar, kalp ve sinir sistemi hızlıca kasılıp gevşer. Sıkça bağırılmaya korkuya maruz bırakılan çocukların daha ileri yaşlarda kalp krizi geçirme olasılığı bu yüzden fazladır.
Sürekli yüksek sesle, bağırılarak kendini ifade eden sözünü çocuğuna geçiren bir ebeveyn, bu yönde örnek olur. Çocuk da toplumda kendini ifade edebilmek için devamlı bağırması gerektiği hissine kapılır. Dışarıya karşı tehditkar ve aşağılayan bir birey haline dönüşür. Her zaman şiddete daha meyilli bir çocuk olmakla birlikte, ileri yaşlarda sigara, alkol, madde bağımlılığı da bu çocuklarda daha fazla görülür.
Çok bağırılan çocuklar, bir süre sonra sağırlaşır. Bu sağırlık kulak problemi değildir, ancak; çocuk alçak sesle söylenenleri duymazdan gelir hatta çoğu zaman bağırmaların bile kendisi için bi anlama gelmediğinden tepkisiz kalır. Bu durumda çocuk, çevresine karşı duyarsız, sosyalliğe ve iletişime karşı kapalı bir birey haline gelir.
Özellikle toplum içinde bağırılarak kontrol edilen çocukların özgüveni zedelenir. Öz kontrollerini kaybederler. Kaygı seviyesi yüksek olur ve her an bir hata yapma ve rencide edilme korkusuyla daha çok sakarlıklar meydana gelmesiyle birlikte; kaygı bozukluğuna bağlı olarak gece korkuları, kabuslar görme, geceleri tuvaletini tutamama, öfke nöbetleri gibi durumlarla sık karşı karşıya kalırlar.
Çocuk hata yaptığında bağırmak veya onu korkutmak yerine, öncelikle sakin davranılmalı. Yaptığı hatayı neden yaptığı öğrenilmeli ve bilerek yaptıysa sebebi sorulmalı, bilmeyerek yaptıysa daha dikkatli olması gerektiği sakince anlatılmalıdır. Ayrıcı ne olursa olsun ailesinin kendini koşulsuz sevdiğini bilmelidir. Ancak bu şekilde çocuk gerçekten sözünüzü dinler, kendini değerli hisseder ve topluma kazanılmış bir birey haline gelir.
Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için buraya tıklayın.
Yorumlar
Yorum |
---|